top of page

Genel Anestezi

Doğum Öncesi Tanı:

Anne adaylarına gebelikte uygulanabilen, başta ultrason olmak üzere son yıllarda giderek gelişen tanı yöntemleri, doğumsal anomalilerin daha 14.-16. gebelik haftasında yüksek duyarlılıkla tanınabilmesine olanak vermektedir. Doğum öncesinde ultrason ile n sık rastlanan anomali, hidronefroz (böbrek içi idrar toplayıcı sisteminin genişlemesi) olup uzman kişilerce yapılan ultrason incelemelerinde her 100 hamile annenin birininin bebeğinde hidronefroza rastlanmaktadır (Şekil 1). Bunların az bir bölümünde, anne karnında iken girişim yapılarak, böbreklerin zarar görmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Yeni ve halen çok riskli olan bu girişimler, günümüzde çok sınırlı sayıda ve dünyada belirli bir iki merkezde yapılmaktadır, ve henüz deneysel girişim niteliğinde sayılmaktadır. Bunun dışında çok ağır ve yaşamın mümkün olamayacağı doğumsal anomaliler gebeliğin erken dönemde teşhis edilerek gebelik sonlandırılabilmektedir. Yine de bu kararın perinatoloji uzmanı, genetik uzmanı, ve anomalinin tedavisi ile uğraşan ilgili uzman (beyin cerrahı, çocuk cerrahı, çocuk üroloğu, vd.) hekimlerin katıldığı bir konsey tarafından tartışıldıktan sonra verilmesi tıbbi ve etik hata payını en aza indirecektir. Vezikoüreteral Reflü (Mesaneden Böbreğe İdrar Geri Kaçışı) Tedavisinde Yenilikler: Reflü çocuklarda idrar yolu enfeksiyonlarının en sık nedenidir ve kendiliğinden geçmeyen veya böbreklerin hasar görmesine yol açan reflülerin tedavi edilmesi gerekir (Şekil 2). Klasik olarak açık ameliyatla yapılan bu tedavi, son yıllarda çok kolay olan kapalı (endoskopik) yöntemle ameliyatsız olarak yapılabilmektedir. Reflüye neden olan idrar kanalının ağzına mesane içinden bir miktar yabancı madde (teflon, v.s.) enjekte edilmektedir. Mesaneye giriş ince bir ışıklı alet (endoskop) ile işeme kanalından yapılırr. Bu işlem 5-10 dakika sürmekte ve hasta girişimden 2 saat sonra evine gönderilmektedir. Bu yöntemle enjekte edilecek ideal (vücuda yabancı olmayan, uyum sağlayan, zararsız) madde arayışları sürmektedir.

Hipospadias (Yarım Sünnetlilik) Tedavisinde Yenilikler:

Bu hastalığın tedavisi artık 6 aylıktan itibaren yapılmakta ve çocuk cinsel organını normal görünümü ile tanımaktadır ki, bu tanıma dönemi 2,5-5 yaş arasıdır. Yani cinsel organlarla ilgili ameliyatların 2 yaş öncesinde yapılması ileride olabilecek psikolojik sorunları azaltmaktadır. Günümüzde kullanılan hassas ameliyat malzemeleri ve tekniklerle hastaların %90-95’inde tek ameliyatla penise normal görünüm ve fonksiyon kazandırılabilmektedir.

İnmemiş Testis Tedavisinde Yenilikler:

Karın içinde kalmış testisler safra kesesi ameliyatlarında kullanılan yöntem olan endoskopik yöntemle (bıçaksız ameliyat) indirilebilmektedir. Ayrıca testisin hiç gelişmemiş olduğu, karın açılmadan anlaşılabilmektedir. Testisin hiç olmadığı veya alınmak zorunda kalındığı hastalarda psikolojik travmayı azaltmak ve kozmetik görünümü normalleştirmek amacı ile testis benzeri silikon protezler yerleştirilebilmektedir.

Uykuda işeme (Yatak Islatma) Tedavisinde Yenilikler:

Yeni çıkan, kullanımı kolay ve güvenli ilaçlarla bu sorun %80-90 oranında çözümlenebilmektedir. Yine uygun yaştaki çocuklarda ilaç kullanılmadan, işeme alarm cihazı adı verilen ve şartlı refleks geliştiren bir cihaz kısa süre kullanılarak sorun ortadan kaldırılabilmektedir.

Spina Bifida’da Görülen Ürolojik Sorunların Tedavisindeki Yenilikler:

Bu hastaların çoğunda sürekli idrar ve dışkı kaçırma yakınması vardır. Yeni bazı cerrahi yöntemler (mesane büyütme ameliyatları, mesane boynununu sıkılaştırma ameliyatları, Uzun süre etkili barsak lavmanı – ACE ameliyatı) ve uygulamalar (Temiz Aralıklı Kateter Uygulaması, vb) ile bu yakınmalar tamamen düzeltilebilmekte ya da büyük ölçüde azaltılmakta ve hastaların sosyal yaşama uyumları sağlanabilmektedir. Bu konudaki en önemli yeniliklerden birisi de Türkiye’de bir Spina Bifida Derneği’nin 1997’de kurulmasıdır (http://www.med.ege.edu.tr/spina). Sosyal sorunların da çözümü için dernek etkinliklerine katılmak hastaların yaşamlarında olumlu değişiklikler yapmaktadır.

Taş Hastalığı Tedavisinde Yenilikler:

Erişkinlere uygulanan vücut dışı ses dalgaları ile taş kırma (ESWL) yöntemi artık çocuklardaki taşların da çoğuna uygulanabilmektedir. Bu şekilde kırılamayan taşlara ise yine endoskopik (bıçaksız) yöntemle yerleştirilen ince aletlerle yaklaşılarak lazer ışığı ile taşı toz haline getirme uygulaması giderek yaygınlaşmaktadır. Sonuç olarak ameliyatla cerrahi olarak taş çıkarma yöntemi erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da artık tarihe karışmak üzeredir.

Böbrek Tümörlerinin Tedavisinde Yenilikler:

Çocuklarda en sık görülen böbrek tümörü olan Wilms tümöründe tedavi ile iyileşme ve normal yaşama dönme oranı yüzyılın başında %5 iken sol yıllarda %90’ın üzerine çıkılmıştır (Şekil 3). Bunda özellikle yeni kanser ilaçları çok önemli rol oynamıştır. Yakın gelecekte genetik araştırmalarla kanser gelişme riski olan kişiler ve hangi tür kanserlere yakalanma riskleri olduğu ortaya koyulabilecek ve bu kişilerde daha erken önlem almak mümkün olabilecektir.

Sünnet Konusunda Yenilikler:

En sık uygulanan ameliyat olan sünnet konusundaki yenilikler ne yazık ki toplumumuzda uygulamaya girmede çok yavaştır. Üstelik son derece riskli ve zararlı ve olabilen laserli, koterli sünnet gibi bazı yöntemler, “yenilik” adı altında, ticari amaçlarla uygulanabilmektedir. Oysa koter ile sünnet yasaklanmıştır. Sünnetlerin büyük çoğunluğu son derece gayrısıhhi ortamlarda (evler, düğün salonları, vb) ve çok riskli yöntemlerle yapılmaya devam etmektedir. Sünnet konusundaki en büyük yenilik bu işlemin bir ameliyat olduğunun herkesçe kabul edilmesi ve onun gereklerinin yerine getirilmesi olacaktır.

Şekil 1. Hidronefrozlu böbreğin röntgende görünüşü.

Şekil 2. Vezikoureteral reflü (mesaneden böbreğe idrar geri kaçışı) çocuklarda böbrek yetmezliği nedenleri arasında ilk sıralardadır, ve bu resimdeki gibi idrar sondası takılarak çekilen röntgen tetkiki dışında tanınması son derece zordur. Bu nedenle sık idrar yolları enfeksiyonu geçiren çocuklarda bu filmin mutlaka çekilmesi gerekir.

Şekil 3. Çocuklarda en sık görülen böbrek tümörü olan Wilms tümöründe erken tanı ve tedavi ile sağkalım oranları %90’ın üzerine çıkmıştır

wilms.jpg
hidronefroz.gif
vur.jpg
bottom of page